Çatalca |
Çatalca, yüzölçümü bakımından İstanbul ilinin en büyük ilçesidir. İstanbul'un batı sınırında kurulmuş bir kent merkezidir. 1865 yılında, Tanzimat sonrası yapılan vilayet düzenlemelerinde Meclis-i İdare-i Liva-yı Zabtiyye'ye bağlanan ilçe, 1924 yılında Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle vilayet merkezi yapılmıştır. 26 Haziran 1926 tarihli kanunla tekrar ilçe haline getirilerek İstanbul'a bağlanmıştır. Fatih Sultan Mehmet'in "bu şehri Allah'a emanet ettim" dediği Çatalca, stratejik yönden çok önemli bir ilçedir. Çatalca'nın AdıAntik Çağ'da Trakya'ya adını veren Trak halkının topraklarında Doriscus yakınlarında Ergiske (Ἐργίσκη)adıyla kurulmuş bir Yunan kolonisinin adı olup, Bizans döneminde Metrai veya Metris, Osmanlı fethi öncesinde Rumlarca Hanice olarak da adlandırılmıştır. Ergiske adının Yunan mitolojsinde Poseidon'Un oğlu Ergiscus, Metris adının ise İskender'in generallerinden Ayametris ile ilişkili olduğu ileri sürülmüştür. İlçenin yüzölçümü 1.291 km2dir. Bu yüzölçümün büyük bir çoğunluğu ormanlarla kaplıdır. Sahil uzunluğu 135 km.dir. İl merkezine uzaklığı ise 55 km'dir. Güneyde Büyükçekmece'ye, batıda ise Silivri'ye ve Tekirdağ iline komşudur. Doğudaki komşuları, Avcılar, Küçükçekmece ilçeleri ile Gaziosmanpaşa'dır. Yüzölçümü itibarıyla İstanbul'un en büyük ilçesidir. İlçenin Karadeniz kıyısında kuzey kesiminde Yıldız Dağları'nın devamı olan ormanlarla kaplı yükseltiler yer alır. Bunların güneyinde verimli ovalar başlar. İstanbul'un içme suyu ilçe sınırları içindeki Durusu Gölü ve Büyükçekmece baraj gölünden sağlanır. Yıldız Deresi başta olmak üzere Durusu Gölü'ne su taşıyan birçok irili ufaklı dere vardır. TarihiTarihte "MATRAİ" ismi ile bilinen Çatalca, Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliğine girinceye kadar birçok savaşa ve istilaya sahne olmuştur. Çatalca bölgesi yaklaşık olarak 2500 yıllık bir tarihe sahiptir. Bu bölgeye ilk yerleşim Milattan 450 sene önce Romalılar tarafından şimdiki İnceğiz Köyü'nün bulunduğu yere yapılmıştır. Bir süre sonra Tatar ırkına mensup kafilelerin Balkanlar'a akınları sırasında yakılıp yıkılmış ve bilahare havuzlar mevkiinde akıncılar tarafından ikinci defa inşa edilmiştir. Büyük İskender'in Asya seferi sırasında (M.Ö. 331) Çatalca bu ikinci yerleşim alanında da yanmıştır. Bir süre sonra bugünkü yerinde üçüncü defa olarak tekrar inşa edilmiştir. Bu döneme ait günümüze herhangi bir mimari eser ulaşmamıştır. Büyük İskender döneminde Çatalca İstanbul'u onaran Kral Yagfur'un kızı Haniçe'nin yaylağı olmuştur. Bizans İmparatorluğu döneminde önemli bir yerleşim yeridir. Hatta İstanbul'un kapısıdır denilebilir. B kmış; bu seferlerinde Çatalca'dan geçerek Büyükçekmece Gölü önlerine gelmiş ve Bizans'ı vergiye bağlamıştır. Avrupa Hunları'nın bu hareketi Bizans İmparatoru Anastasius'u 507 - 511 yılları arasında ilçemiz Çatalca'nın Karadeniz kıyısındaki Evcik iskelesinden Silivri ilçesinin batısındaki Karıncaburnu'na kadar uzanan surları yaptırmak zorunda kalmıştır. Bu surlar Çin Seddi'nden sonra Hunlar'ı durdurmak için yapılan dünyanın ikinci büyük surlarıdır. Ormanlık alandaki kısmı halen ayaktadır. Bizanslılar döneminde yöre bol ağaçlık ve ormanlarla kaplı olması dolayısıyla hem bir av merkezi hem de İstanbul'un yakacak odun ihtiyacının karşılandığı bir yer olmuştur. Bizans döneminde İstanbul'un su ihtiyacını karşılamak için Gümüşpınar Köyü yakınlarında halen ayakta bulunan su kemerleri ile İstanbul'a su taşınmıştır. Günümüzde de İstanbul'un su ihtiyacının büyük bölümü Çatalca havalisinden sağlanmaktadır. Hunlar'dan sonra başka Türk kavimleri de Çatalca'dan geçerek İstanbul'u kuşatarak tehdit etmişlerdir. Avar Türkleri 616'da, Bulgar Türkleri 813'de Çatalca'dan geçerek Bizans'ı kuşatmışlardır. 1090 yılında ise Peçenek Türkleri Çatalca üzerinden Büyükçekmece'ye kadar ilerlemişlerdir. İstanbul'a yürüyen Sırp ve Bulgarlar tarafından da Çatalca tahrip edilmiştir. Bizans'ın elinden çıkıp Osmanlılara geçmesi ilk defa I. Murad devrinde 1371'de olmuştur. Son kez ise Fatih devrinde Osmanlılara geçmiştir. "Avcı" lakabı ile tanınan IV. Mehmet avlanmak üzere sık sık Çatalca'ya gelmiş ve burada uzun süre kalmıştır. Bu olay Çatalca'nın gelişmesinde önemli bir etken olmuştur. Bu sebepten Çatalca'da Hünkar sarayı ve bahçesi olduğunu Evliya Çelebi'den öğrenmekteyiz. Bunun yanında birçok saray olduğundan bahis vardır. Avcı Mehmet'in uzun süre kaldığı dönemlerde İstanbul'dan sonra devletin II. merkezi olduğunu görmekteyiz. Çatalca geçmiş dönemlerden beri Bizans hükümdarlarının ve ayrıca Fatih döneminin de av merkezi durumundadır. Kalfaköy'de padişahların av köşkünden bahis edilir fakat bugüne ulaşmamış, bunun yanında Kalfaköy gibi bir köy yerleşiminde hamam kalıntıları olması burasının çeşitli Osmanlı Padişahlarınca avlak olarak kullanıldığını göstermektedir. Çatalca ResimleriKaynakhttp://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87atalcahttp://harika.istanbul.gov.tr/Default.aspx?pid=242 |
|